Selam Dünyalılar!

Bloğumun iki ana başlığından birinin adı KOMPLO ve bu başlığın altında çoğunlukla gündemdeki komplo teorilerinden, zaman zaman bunların gerçeklik paylarından konuşacağız. Ki belki de uzun yıllar bu bloğun okurları olacak sizlerle bu kelimenin en çok kullandığı alan olan KOMPLO TEORİSİ’nin ne olduğu ile ilgili başlamak doğru olacaktır.

Ülkemizde hayatımızın birçok zamanında çok büyük yer kaplayan komplo teorileri, hayatımızda çokça yer kaplayan diğer şeyler gibi teknik bir araştırmaya çok da maruz kalmamış (incilir yoksa.) Bu nedenden dolayı bloğumun ilk yazında, belki de komplo teorilerinin her zaman baş tacı olarak yaşatıldığı ülke Amerika Birleşik Devletleri’nden çokça örnekler vereceğiz.

Amerika’da yaşayan 11 insanın 9’u 11 Eylül Saldırıları’nda Amerikan yönetimin parmağı olduğuna inanıyor. (Bizim ülkemizde bu tarz şeylerin incelenmemesinin bir nedeni de yönetimden korkma durumu olabilir) Yine Amerika’da üç kişiden biri küresel ısınmanın bir aldatmaca olduğuna inanıyor. Halkın %37’si kanser tedavisinin çoktan bulunduğunu ve halktan saklandığını, %50’sinin John F. Kennedy suikastında, suikastçının tek başına hareket etmediğine inanıyor. Amerika’dan örnekler versek de, komplo teorilerinin son derece yaygın ve modern olsun geleneksel olsun tüm toplumların bir parçası olduğu görünüyor. Hatta araştırmalar, komplo teorilerinin olmadığı tek bir toplumun bile belirlenemediğini gösteriyor.

Komplo Teorilerini Anlamak

Günümüzde, sosyal medya çağını yaşamamızdan, haber tüketiminin kolaylığından dolayı artışından ve COVID-19 pandemisiyle gelen karmaşadan dolayı komplo teorileri, günümüz bilimsel verilerinin ulaşılabilirliğinin kolaylaşmasına rağmen toplumların göz bebeği olmaya devam ediyor…
Komplo teorileri, güçlü insan gruplarının halkın gözünden gizlenmiş gizli eylemler yaptığı fikrini içerir. Bu, doğal olarak, bunların çürütülmesinin son derece zor olacağı anlamına gelir. Bir komplo teorisyeni, teorisini çürütmeye çalışan herkesin bu işte parmağının olduğuna ve kendisinin de komplonun bir parçası olduğuna inanma eğilimindedir. Komplo teorilerinin psikolojisi üzerine yapılan bir çalışma, bunları beş ana öğeye ayırmıştır:

  • İnsanların ve olayların nedensel olarak nasıl bağlantılı olduğu veya bir desen oluşturduğu varsayımı.
  • Komplocular eylemlerinde kasıtlıdır.
  • Bir grup dürüst olmayan, kötü niyetli kişi bir hedefe doğru işbirliği yapar.
  • Komplocuların diğerlerine zarar verme tehdidi vardır.
  • Komplocular gizlice hareket eder, bu da genellikle az delil olduğunu ve ayrıca çürütülmesinin zor olmasını açıklar.

Komplo Teorileri Nasıl Yayılır?

Günümüzde diğer zaman dilimlerine kıyasla daha fazla komplo teorisi olduğuna dair herhangi bir kanıt bulunmamaktadır. Sadece verilen herhangi bir komployu güçlendirmek ve yaymak için çok daha iyi ve daha etkili yöntemler bulunmaktadır. Artık temelsiz olsa bile herhangi bir fikir, Wi-Fi hızında seyahat edebilir. İnternet, sosyal medya ve diğer haber kaynaklarının herhangi bir görüşü yaymasına izin verir. Özellikle sosyal medya platformları, kullanıcı etkileşimini optimize etmek için tasarlandığından, müşterilere inanç sistemlerindeki gösterdikleri ilgiye dayalı olarak daha fazla fikir verilir. Kısa sürede, iki veya daha fazla paralel bilgi akışı ve olayların tamamen farklı yorumları ortaya çıkar.

COVID-19 hemen hemen her açıdan yaşamımızı değiştirdi ve bu da her türlü haber tüketiminde büyük bir artışa neden oldu (özellikle sosyal medyada.) Bir araştırma, dünya çapında neredeyse %70’inin koronavirüs hakkında daha fazla bilgi edinmek için haber tüketimini artırdığını buldu. Anlaşılabilir bir şekilde, herkes bu virüsün sağlıklarını, ailelerini ve işlerini nasıl etkileyebileceğini anlamaya çalışıyordu. Bu durum, tükenmiş bir sağlık sistemi, sonu gelmeyen kaygılar ve sayısız cevapsız soru ile birlikte, Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) “büyük bir bilgi pandemisi” olarak adlandırdığı verimli bir zemin oluşturdu. Bu terim, tüketilen haberlerin büyük bir kısmının yanlış ve/veya politik olarak motive edildiğini ifade etmek için kullanılmıştır. Çalışmalar, pandemiyle ilgili bilgilerin çoğunluğunun doğru olduğunu, ancak yanlış haberlerin daha fazla paylaşıldığını ve yayıldığını göstermektedir. Bildiğimiz gibi, şu anda pandemiye özgü birkaç komplo teorisi bulunmaktadır. Mart 2020’de yapılan bir anket, Amerikalıların dörtte birinin koronavirüsün bilim insanları tarafından kasıtlı olarak geliştirildiğine inandığını ortaya koydu. Virüsün hiç var olmadığına inanan ve tüm pandeminin bir aldatmaca olduğuna inanan önemli bir alt nüfus da bulunmaktadır. Sosyal medyada ortaya atılan bir başka fikir ise testin kendisinin insanları enfekte ettiği ve insanların testi reddetmesi gerektiği yönündedir.

Leave a Comment

Follow Me

Top Selling Multipurpose WP Theme

Newsletter

BEN KİMİM?

Lorem ipsum dolor sit amet, consec tetur adipiscing elit. Ut elit tellus dan, luctus nec ullamcorper mattis, pulvinar dapibus leo.

Newsletter

@2024 BİR ÖMER YILDIZ KARMAŞASI

Are you sure want to unlock this post?
Unlock left : 0
Are you sure want to cancel subscription?
-
00:00
00:00
Update Required Flash plugin
-
00:00
00:00